Evet Gerçekten Nefret Ediyorum!

Ser verir sır vermez

Dedikodudan hiç haz etmiyorsunuz. Sizden daha iyi bir sırdaş bulunamaz. Sizinle paylaşılan ya da tanığı olduğunuz sırları unuturcasına belleğinizin kuytularına gönderiyorsunuz. İnsanların size güvenmelerini istiyor ve bunun için hem bir dinleyici hem de iyi bir sırdaş olmaya çalışıyorsunuz. Dedikodu size ahlaki gelmiyor. Dedikodu yapan insanları da sevmiyorsunuz. Sizinle sohbette üçüncü kişilerin isimleri neredeyse hiç geçmiyor. Olup bitenleri, konuşulanları merak etmiyor değilsiniz, ama kendinizi rahatlıkla durduruyor, merakınızı dedikodu dışı yollardan gideriyorsunuz…

Siz de bu testi yapmak isterseniz buyrun

İnsanların pek çoğu “samimi” olmayı çok dedikodu yapmak sanıyor. Bir çok tanıdığım ile fazla konuşmadığım (a pardon dedikodu yapmadığım)  için samimi değilimdir. Bu açıdan çoğusu beni pek sıcak bulmaz. Konuşmaya başlanılınca ve konuşma birazcık uzayınca araya irili ufaklı bir çok çekiştirme, dedikodu, gıybet kelimesi giriyor, ister isteyin ister istemeyin bu böyle. Dedikodu yaparak kaynaşan bi dolu insan gördüm inanır mısınız Ne tuhaf dimi? Ben de sanırım bu yüzden gayri ihtiyari bir şekilde çoğu zaman susmayı ya da yalnız kalmayı daha uygun buluyorum. Öyle konuşmaktansa susmak, terketmek ve terkedilmek yani.

Test sonucuna bakıp gaza gelmiş gibi durabilirim ama tamamen duygusal bir yazı

Not: Dünkü “erkeklerin resimlere poz verme ?!” yazımı yanlış anlamalarını kaale aldığım tek insan yanlış anladığından (tiksinç ve komik ötesi bulduğum tiplere hayran olduğumu düşünmüş) ve bu yanlış anlamasını doğru anlama şekline çevirme gayretlerim başarısız olduğundan dolayı sildim. Bilginize Birde “ahh aşk, nelere kadirsin” diyorum izninizle.

Yıldızlar Geçidi-NFK, Mehmet Akif ve Recep Yazıcıoğlu

nfk-mehmet-akif-recep-yazicioglu-yildizlar-gecidi

Burak, Recep Yazıcıoğlu’nun hayatını anlatmaya çalışan film “Vali” ile beni de mimlemiş. Mutluluk pöykürüşçüleri Serzeniş ve Kuzucuk da en sevdiğim, hayranı olduğum şairi sormuşlar.

“Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”

diyor Yazıcıoğlu. Ve hayat felsefesini bu güzel sözüyle özetliyor, cesur yüreğinin gücüyle. Örnek alınacak, hayatı başarılarla dolu bir insanın hikayesi “VALİ”. İzleyenler bilir, STV‘de dizisi de vardı “Şubat Soğuğu” isminde. Süper vali Recep Yazıcıoğlu’nun hayatını anlatıyordu.

Filme henüz gitmedik, daha doğrusu gittik ama o gün Şişli Cevahir AVM Megaplex’te bulamadık. Sonra da sinemaya çıkma şansımız olmadı. Eğer vizyondan kalkmadan tekrar sinemaya gidersek İstinye Park AVM’de izleyeceğimiz ilk film “VALİ” olacak. Çok fazla sinemaya gitmiyoruz çünkü.

Kuzu ve Serzenişimin mimine gelelim. En sevdiğim, hayranı olduğum şair..

Benim şiirle, şairle pek işim olmaz arkadaşlar ne yalan söylim Şiirle pek alakam yoktur açıkçası. Bizim millete bakıyorum şiir dedin mi yerlerdeler bayılıyorlar şiire aman Allah’ım. Duygusal yazılar, şiirler gördüklerinde o kişiyi bir seviyorlar, bir sarıyorlar ki anlatamam. Haa bu bir suç mu? Elbette bunu kastetmiyorum. Kimse yanlış anlayıp boş yere alınganlık yapmasın yani. Ama zaaf olabilir şiir. Ben pek etkilenmiyorum açıkçası şiirden.. Ama şiire eğer vatan, millet ya da Allah sevgisi gibi duygular katılmışsa.. İşte o zaman akan sular durur benim için. Kuru kuruya aşk şiirleri açıkçası bayıyor bir çok şiiri okuduğumda. Yani bir kısmı hoşuma gidiyor elbette. Ama ruh halimin de büyük etkisi oluyor etkilendiğim anlarda. Mesela hassas anlarımda çok etkilenirim aşk, sevgi vs. şiirlerinden. Özlem duyduğum, aşkımın kabardığı anlarda özellikle 🙂 .. Gibi.. Yani ekmek yer gibi şiir okumam/sevmem kısacası, çok özel anlarda hoşuma gider sadece..

Ev sevdiğim şiirler; en gerçek ve en yüce duyguları anlatan şiirler olur. Tabiki en sevdiğim şairler de; bu tür şiirleri yazan zatlardır. Örneğin; Mehmet Akif Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek.. Hayran olduğum iki şair. Gerek hayatları ve yaşam felsefeleri, gerek şiirleri olsun, sevdiğim şairlerden, sevdiğim insanlardandırlar.

Ati’yi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak

Âti’yi karanlık görerek azmi bırakmak…
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’
Davransana… Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âti’yi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye’se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez…
En korkulu câni gibi ye’sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye’s ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel’un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev’ûd-u Hudâ’dan,
Hüsrâna rıza verme… Çalış… Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
‘İş bitti… Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma.

Mehmet Akif Ersoy

*** *** *** ***

Kadın

Kalıp değil bir fikir…
Elmas sorguçlu fakir;
Açıkta sırrı bakir;
Kadın…

Çölde kaçan bir serap;
Yönü kementli mihrap…
Madeni som ıstırap;
Kadın…

Dipsiz hasrete tuzak;
En yakınken en uzak….
Tadı zehrinde erzak;
Kadın…

Bir işaret, bir misal;
Ayrılık remzi visal…
Allah’a yol bir timsal;
Kadın…

Necip Fazıl Kısakürek

Böylece bir (iki) mimin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Yapımda ve yayında emeği geçmiş olan tüm azalarıma (beynim, gözlerim, kellem, sakatatlarım ve parmaklarıma) teşekkürler

NOT: Mimi paslamadan olmaz di mi unutmuşum. Any‘ciğimi mimliyorum.

19:46 Baştan Eklenmesi Gereken Ama Unutulan Önemli Not: Şiir sevmiyorum lafım yanlış anlaşılmasın lütfen. Yoğun duygularını kah şiire kah yazıya döken kişilere saygım sonsuz.

Arkadaşlık Siteleri -Aşk, Meşk ve Bilumum Çerezler-

Prenses’in şu yazısını okuyunca aklıma daha önce karıştırdığım bazı haltlar geldi 🙂 Aslında benim orda karıştırdıklarım halt cinsinden değildi ama arkadaşlık sitelerini öcü olarak gören (ya da girip müdavimi olsa da öcüymüş gibi gördüğünü söyleyen diyelim) kişilere göre oralara girmek %99 bir halt yemek oluyor 🙂 04:30 edit: -bir rivayete göre de eskinin insanları interneti pek bilmediğinden bu tür sitelere girenlere top yekün bir önyargıyla ”kaka” gözüyle bakıyor –

Ben bi aralar istanbul.net, Hi5 ve siberalem.com civarlarında takılıyordum uhuhuh :)) Bir sürü arkadaşım olmuştu hatta bazıları ile reelde görüşmüşlüğüm bile vardır. Ne aradığınıza bağlı olarak değişiyor karşınıza çıkan kişiler. Çünkü benim tanıştığım kişiler işi gücü olan, gayet de eli yüzü düzgün insanlar”dı”. Hatta aileleri ile bile tanışmıştım.

Mesela bana direkt telefon ya da MSN veren “mavi boncuk kimdeyse”cileri direkt engellerdim. Sonra, evli ya da sevgilisi olanları. Sonra sonra, sapık şeyler söylemeye meyillileri ve ahlaksız tekliflerde bulunanları.. Veeeee tabiki benden vazgeçemeyen lezleri

Yalnız ordakilerin bir çoğu sapkındır benden söylemesi. Artık guru oldum bu konuda Pp Bir kaç hafta orda kalmakla kişilerin ana profillerini ezberledim diyebilirim. Şuan ise cidden artık ilgimi çekmiyor bu siteler. Zaten şurda değinmiştim bu konuya. Bir Facebook’um var ve onunla mutluyum 🙂

Birde şuna uyuz oluyorum. Bu sitelerden çıkmayıp da ya da en azından bir kaç kez girip de sevgili aramış kişilerin bunu inkâr etmesi ve ahlâk ahkâmları kesmesi :)) Çok komik bir durum. Bence insan yaptığı işin arkasında durmuyorsa gerçekten yanlış bir iş yapmış demektir. Demek ki niyeti gerçekten bozukmuş ki utanıyor bu yaptığından.. Arkasında duran kişinin ise niyeti gerçekten iyidir. Bir diğer ihtimalde ar damarı çatladığından rahatça ifade edebiliyordur :pPp

Arkadaşlık, sevgili hatta yatak partneri, hatta hatta ihânet siteleri var bu internet aleminde. Eli yüzü düzgün arkadaşlık sitelerinde bile %95 sapkın fikirleri ve niyetleri olan, cinsellik ve sekse odaklı kişilere rastlamak mümkün. Buna dikkat ettiğiniz sürece eğer gerçekten sosyalliğe zamanı olmadığını ya da çok sosyal olamadığını düşünen biriyseniz bu siteler iyi niyetinize cevap verebilir diye düşünüyorum. O sitelerden birinde konuştuğum maliyeci, sekreter ve bankacı bir kaç bayan arkadaş olmuştu. Adeta röportaj yapmıştım o kızlarla MSN’imde Ve niyetleri gerçekten temizdi. İşi gücü olup sosyalleşmeye fırsat bulamayan insanlar da yok değil bu sitelerde.

Ve konuştuğum ahlâksız kızlar da oldu Bu kızlar iyi bir halt yiyormuş gibi erkekleri nasıl dolandırdıklarını ya da dolandıramadıklarının da gönülleriyle nasıl oynadıklarını anlattılar bana Hatta bi tanesi bana da önerdi Zevk (bu nasıl bir zevktir anlamış değilim)  için birinin kalbi ve duygularıyla oynamak ha.. Vahh vahh halimize, vahh..

Ama her zaman dediğim gibi.. Bir insan doğru olmadıkça doğru kişiyi bulamaz. Ne arıyorsanız O’nu bulursunuz. İyiler iyileri, temizler temizleri, kötüler kötüleri, kirliler kirlileri ”hak” eder *

* İstisnalar kaideyi bozmaz..