ÖSS G….. Ye X)

Bu sene ben de umutlanmıştım, sınavlara girmeyi düşünüyordum. Eski iş arkadaşım Ayşe’nin gazlamalarının da baya etkisi olmuştu bu kararı vermemde tabi. Bunu düşündüğüm sıralarda R.Tayyip amca iş başındaydı başörtülülerin uğradığı haksızlığı ortadan kaldırmak için kolları sıvamıştı hatta yasa çıktı diye çok sevinmiştik ama ben hem sevinip hem de bir yandan başörtüsü yasasının onaylanmayacağını sezdiğimden üniversite hayallerimi fazla ciddiye almadım. Aç-kapa artema gibi başımı açıp kapatıp okula gidemeyeceğime de göre bu iş beni aştı netekim.. 🙁 Keser döner sap döner gün gelir hesap döner bir gün elbet. Bu yüzden canımı sıkmıyorum fazla da.. Herneyse..

ÖSS için geri sayımın bitmesine sadece bir kaç saat kaldı 🙂 Sınava girecek amacı sadece okumak ve kendisine, ailesine, milletine, ülkesine yararlı olmak olan tüm gençlere ÖSS sınavında başarılar ve bol şans diliyorum 🙂 Rabbim emeklerinizin karşılığını boş çıkarmasın inşallah.

Bu da Benim Fikrim..

Türbanın trajikomik hikayesini bilir misiniz?

Türban siyasi simge mi? Varsayalım öyle… Bu yüzden Anayasal hak olan eğitim özgürlüğü engellenebilir mi? Anayasa’nın üzerinde daha büyük bir yasa yoksa -ki yok- engellenemez. Ama biz engelliyoruz.

O zaman hak yerini bulsun adil olalım…

  • Solcu ve ülkücülerin bıyığını keselim…
  • Komünistlik alameti olan Mao ya da Che baskılı tişörtleri de çıkartalım.
  • Hatta daha ileri gidelim…Yerli malı giymeyenleri de üniversiteye almayalım…Gucci, Armani, Prada gibi markaları hayatımızdan çıkaralım…Malum başörtüsü yerli türban Fransa’dan ithal ya…İthal olduğu için türbana kılız ya…Tamam o zaman, bütün yabancı markalar yasak olsun…Var mısınız?

TÜRBAN YÖK İCADI

Baykal diyor ki; “türban nere malıdır?Anadolu’da mı var, Türkler’in geleneğinde mi?”Başörtüsü geleneğimiz, türban ise siyasi simgedir” diyor… Malum “insanoğlunun hafızasında unutma hastalığı” var ya… Bunu kullanıyor, kafaları bulandırıyor…

Bilmeyenler için şu “türban” kelimesinin hayatımıza girişini kısaca anlatayım…

Traji komik bir hikayedir bu…Türban; Fransızca bir kelime… Biz bu kelimeyi onlardan aldık, onlar da Farsça’dan…

1980 darbesinden sonra İmam Hatip ve üniversitelerde “başörtüsü” yasağı getirildi. Diyanet yazılı görüş bildirince İmam Hatiplerdeki yasak kalktı… Ancak üniversite kapıları yine darbe ürünü olan YÖK tarafından sıkı sıkı kapalı tutuldu.

Bu noktada dikkatinizi çekeyim, “türban” kelimesi henüz hayatımızda yok… O zamanlar “başörtüsü” mevcut…

Yasak da “başörtüsüne”Türbanı işte bu dönemde YÖK Başkanı İhsan Doğramacı başımıza doladı… Üniversitelere giriş için “daha modern” bulduğu Fransız türbanını ithal etti. Bugünlerde Baykal’ın “geleneksel örtümüz” diye sıkı sıkıya sarıldığı “başörtüsünü” Sayın Doğramacı, o zamanlar “çağdışı” buluyordu…

1984 yılında Doğramacı ve YÖK üyelerinin çoğunluğunun oyları ile “başörtü yerine türban takanlara” üniversite kapıları açıldı.

Doğramacı o zaman bu kararı şu sözlerle ilan etmişti; “Başörtü takılmasının önlenmesi için üniversitelere talimat verdik. Kız öğrencilerimiz modern anlamda türban takarlarsa buna izin veriyoruz.”

Traji komik bir manzara değil mi?

Bugün türbanı yasaklayan YÖK, 24 yıl önce türbanı hayatımıza sokan YÖK… Bugün “başörtüsünü” savunan YÖK, 24 yıl önce “başörtüsü çağdışı”, “türban “modern” diyen YÖK… Dünya üzerinde böyle bir saçmalık yok… Bu yasak ne ahlaka, ne akla, ne vicdana sığar…Türban üzerine yazı yazmayı kendime “ar” sayıyorum… Hala “ar”sızca kadının başına el uzatanlara da Allah akıl versin diyorum. (Ben ise daha farklı şeyler diyorum sevgili Hacer ALKAN)