Diş Hastaneleri Süs İçin Midir?

Bir yıl -belki ondan da fazla zaman- önce MHRS’den hem kendime hem 2 kızıma da acil bir diş randevusu almam icap etti. Alamadım. Meğer PANDEMİ olayından dolayı diş hekimlerimiz çalışmamış mı, başka bölümlere mi verilmiş de kendi işlerini yapamamış falan, pek anlamam orasını. Benim işim görüldü mü, görülmedi mi vergilerini takır takır ödeyen, her naneye ayda bir zama da zam zam diyen bu ülkenin bir vatandaşı olarak cevabım “HAYIR”…

Yıl oldu 2021 hatta yakında olacak 2022.. Ben halen ne kızlarıma ne de kendime randevu alabiliyorum biliyor musunuz? Hani PANDEMİ’den dolayıydı ve hani ülke normalleşmişti? O zaman bu gariban vatandaş sormaz mı size “NERDE SİZİN DİŞ HEKİMLERİNİZ?” diye. Diş hekimleriniz faaliyette de biz mi randevu alamıyoruz yoksa? O zaman neden randevu alamıyoruz? O da ayrı bir zıvanadan çıkma sebebi tabi. Ters takla veya gece acil önünde nöbet filan mı tutuluyor diş hastalıklarımızı giderebilmek için, bir dişçi bulabilmek için?

Bu ülkede cebinde parası olmayana iyi yaşama hakkı verilmediğini iyice anladım bu olaylar sayesinde. Özel bir diş hastanesine gidip tüm sorunlarımızı yaptırmaya kalkınca faturadaki rakamlar astronomik yüksek. Demek ki bunlara muhtaç olsak öleceğiz durum bunu gösteriyor. Lafa gelince de “HASTANE AÇTIK”..

AVRUPA GERÇEKTEN DE BİZİ KISKANIYORDUR EMİNİM…

Allah kimseye muhtaç etmesin.

Sokağa Çıkma Yasağı ve Türkler..

Evet konumuz Sosyoloji tezi gibi zor bir konu.. Öyle ki söz konusu olan bir yasak ve Türk milleti.. Nerde bir yasak varsa Türk arkadaşlarımız adeta onları çiğnemek için birbiriyle kıran kırana bir mücadele içerisinde hayatlarını idame ettirmeyi marifet bilir durumda çünkü..

Herhangi bir meşguliyeti, istihdamı vs olmamasına rağmen hafta içi sokağa çıkmayan abimiz ablamız hafta sonu olunca Serengeti Milli Parkı’nda koşuşan mavi Afrika antilobu sürüsü gibi birbirini eze eze, ağız burun iç içe göt göte gezmeye bayılır hale gelmiş. Eee yasaklar çiğnenmek içindir sözü tam da Türk milleti için söylenmiş.. Yasak nerde, yasak çiğneyen Türkler orada..

yasak çiğnemeyi marifet görenler
yasak varken sokağa akın eden Türkler (temsili)

Dükkanlar, marketler akşam 5’te kapanır ama millet hınca hınç hala sokaklardadır.. Yok böyle bir kalabalık.. Demek ki koronavirüs esnaflardan yayılıyor millete!.. Olan garibim esnafa oluyor millet yine geziyor çünkü..

İşin bir diğer boyutu da bu yasakların “bazılarının” bana göre gereksiz oluşu.. Misal.. PTT kargoya gidiyorum, öğleden sonra 5’te kapanan PTT pandemiydi filandı fıstıktı muhabbetine artık öğlen 3,5’ta kapanıyor.. Ama öyle bir sıra var ki 5’te kapansa bu sıra olmuyordu.. Yani demem o ki 1,5 saat erken kapanmasının ne organik ne de inorganik olarak hiç bir Türk evladına faydası bulunmamakta.. Aksine.. Belki de bulaş riski daha da artıyor, “PTT kapanmadan önce işimi halledebilecek miyim?” diye gerilmiş, öfke ve stres içerisinde “bağışıklığı düşen Türklerden oluşan” uzayan giden sıralar yüzünden..

Bilmiyorum bilim insanları veya siyasetçiler, ülkeyi yönetenler vs ne düşünüyor ama ben şuncacık eğitimim ve aklımla bunları düşünüyorum.. Kimbilir, belki de bir an önce “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” olayına girelim denmiştir.. Bazı yasakların anlamsızlığı ve etkinliği göz önüne alındığında öyle gibi..

gezi parkı “direnişçi”leri..

ben gezi parkı kapatılsın kapatılmasın olayına değinmeyeceğim bu yazımda. sadece TV haberlerinde dikkatimi çeken bir konuya parmak basmak istedim.

ulusal kanal, halk TV gibi kızıl komünist ve ulusalcı (kafatasçı) solcuların milleti sokağa dökebilmek için biri bin yapan haber kanallarını bile izledim gezi parkı olaylarını takip ederken. dolayısıyla her ne kadar çizgim belli olsa da, olayları “sağ” ve “solu” izleyerek mantık ve akıl süzgecinden geçirdiğimi belirtmek istiyorum.

direniş denen eylem bu mudur abi? eğer buysa bu ne rahatlıktır? bu ne konfordur? direnişten benim bildiğim aç kalır açlık grevi yapar, açıkta kalır evine gitmez orda uyur yatar kalkar vs. gezi parkı direnişçilerindeyse ne çilingir sofraları, ne açık büfeler.. mübarekler sanki orda piknik yapıyor hazır park da var.. sabaha doğru eve gidip uyur, sabah mesaisi başlar, akşam iş çıkışı “direniş”e (…) devam eder.. oh, ne güzelmiş be bu direniş işi. sanki sosyal bir aktivite. fitness, zumba filan yapsana sen madem aktivite istedi canın. hem onlarda biberin, portakalın filan gazını değil kendini yersin :p (kabul ediyorum bu espri çok iğrençti.)

birde dikkatimi çeken bişi daha. facebook’ta gördüm bi teyze: “sevişirim, evlenmem, hamile kalırım, doğurmam!” yazmış pankarta eylem esnasında. ne yani Atatürk’ün askerleri olduğunu söyleyen bu “direnişçi” vatandaşlar mı Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği gençleri yetiştirdi? korkarım ki; cumhuriyet “orospu çocuklarına” kalmış.

not: plebisit ile gezi parkı halk oylaması yapılacak. kapatılsın mı topçu kışlası yapılsın mı şeklinde referandum benzeri bir seçim. bu akşamki haberlerde RTE söyledi.