Korkunç rezidans faciasını bugün kızımın çizgi filmlerinden gına gelip de bir haber kanalı açtığımda gördüm. Hepsi de gencecik tam 10 pırıl pırıl insan yaşamını yitirmişti. Hiçbiri yakınım değildi, hiçbirini tanımadım bile. Ama onlara da en az soma maden faciasındaki ekmeği uğruna ölen insanlarımız kadar üzüldüm. Hele ki içlerinden biri bir tanıdığıma benziyordu işte o zaman boğazımda düğümlenen hıçkırığı yutmamla gözyaşlarımın akması bir oldu :'(
Rezidansı yapan ile içinde yaşayan arasındaki “minicik” fark nedir arkadaşlar biliyor musunuz? birisi asgari ücretle hadi bilemedim biraz üstünde maaş ile çalışan, çoğu taşeron firma işçisidir, diğeriyse kodaman bir iş adamı, koca parasıyla gün boyu AVM AVM dolaşan kokona bir kadın veya baba parası yiyen bir züppedir. Veya bunlara benzer.. Üç aşağı beş yukarı durum budur. Ama asıl anlamamız gereken nokta şudur; ikisi de cebindeki para kadar değerlidir “birilerinin” gözünde. bu birileri kah devlettir, kah rezidans sahibidir vs.
o rezidans asansöründe zengin bir iş adamı ya da kucağında finosuyla, ayağında stiletto ayakkabısıyla sarışın bir kadın ölür müydü sizce? rezidans yapılmış bilmem kaçıncı kattaki ofisine giderken güüümmm diye yere çakılır mıydı? HİÇ SANMAM! zaten olmasın da. ama demek istediğim şu; neden iş güvenliği HALA ülkemde bu kadar ciddiyetsiz ve lakayt? Neden insanlar, aaa pardon FAKİR İŞÇİ SINIFI İNSANLAR ölmeye devam ediyor bu ülkede? ne vardı rezidans bittikten sonraki güvenli ve bakımlı asansörler, şimdi de güvenliği tam onaylanmış ve bakımı tam yapılmış asansörler olsaydı?
Türkiye’de yaşamaktan nefret ediyorum bazen.